Hyaluronik asit, göz sıvıları ve eklem içlerinde bulunan, aynı zamanda cilt dokusunda şeker molekülü olarak da görülen doğal olarak vücut tarafından üretilen yapışkan ve kaygan bir madde olarak kabul edilebilmektedir. Egzama ve sedef gibi hastalıkların cilt üzerinde verdiği rahatsızlığı azaltarak çok daha rahat bir hale gelmesinde de etkili bir maddedir.
Özellikle cilt kanserine karşı önemli bir koruma sağlaması ise vücutta bulunan Hyaluronik asit miktarı arasındaki ilişkinin önemini gözler önüne çıkartmaktadır. Cildin çok daha nemli ve sağlıklı bir görünüme kavuşması, aynı zamanda esnek bir görünüm kazanması için de etkili olan maddenin pek çok farklı durumda da etkileri bilinmektedir.
Cildin nemlendirdiği için güneş ışınlarının cilde olan etkisi de gözlemlenebilmektedir. Hyaluronik asit kullanım zamanı düzenli olarak sabah, akşam cilt bakımı rutinine eklenebilmektedir. Ürünün düzenli olarak kullanımının sonucunda cildin çok daha dolgun ve parlak görünmesi sağlanabilmektedir. Özellikle temiz cilt üzerine uygulama yapılması halinde ise çok daha sağlıklı bir seçim olabilir.
Hyaluronik asit kullanım zamanı sabah ve akşam olarak belirlenmiş olsa da ürünün tek başına kullanımı doğru değildir. Büyük bir hata olarak tek başına ürün uygulaması yapılması halinde cildin kurumasına sebep olabilir.
Hemen her cilt tipi için uygulaması önerilen ve çok özel sonuçlar ortaya çıkartan Hyaluronik asit cilt tipi tercihi yapılırken dikkat edilmesi gereken pek çok detay bulunmaktadır. Kuru, normal ve karma, yağlı cilt tipi için de tercih edebileceğiniz bir ürün olarak düzenli olarak kullanımının etkileri çok daha büyüktür.
Yaşlanma belirtilerini ortadan kaldırabilmek ve ince çizgilerin, kırışıklıkların ortadan kaldırılabilmesine de etkisi olarak Hyaluronik asit cilt tipi tercihi ne olursa olsun yoğun bir etki sağlayabilir. Sivilceli ve kuru cilt tipine sahip olan kişilerin özellikle kullanması ise çok daha sağlıklı bir görünüm elde edebilmek adına çok önemlidir. Hamile olan kadınlarda kullanımı ise dikkatli ve doktor kontrolünde gerçekleştirilmelidir.
yoğun bir etkiye sahip olan Hyaluronik asit etkisi kullanımı hamileler, emziren anneler ve cildinde aşırı hassasiyet yada alerjik cilt tipine sahip kişiler tarafından kullanılmaya uygun değildir. Hormonal olarak farklı bir cilt tipine sahip olan ve etkilerini çok daha derinden hassas bir şekilde hissedebilecek olan hamileler için ürün seçimi mutlaka doktor kontrolünde gerçekleştirilmelidir.
Atopik cilt tipine sahip ve hassas cilt tipine sahip kişiler içinde çok daha yoğun bir etki gösterecek olması sebebiyle hyaluronik asit etkisi ağır ve derinden sonuçlara yol açabilir. Cilt reaksiyonları, kızarıklık ve döküntülerin ortadan kaldırılabilmesi için özellikle dermatolog eşliğinde ürün kullanımı çok önemlidir.
Hyaluronik asit yüz dolgunlaştırma etkisi yoğun nem verebilme özelliği sayesinde cildin beslenmesi ile sağlanabilir. Yüzde meydana gelen yaşlanmaya bağlı olarak ortaya çıkan volüm kaybını engelleyebilir. Kırışıklıkların azalması, sağlıklı ve çok daha dinç bir görünüm elde edebilmek için de kullanılması, yüzdeki çizgilerin ortadan kaldırılması için de tercih edilebilir.
Yanaklardaki desteğin sağlanması ile yüz çok daha dolgun bir hal alırken hacim vererek dudaklarında çok daha dolgun parlak görünmesine sebep olabilecek bir etkiye sahip olması ile bilinmektedir. Hyaluronik asit yüz dolgunlaştırma etkisi dudak kalınlaştırmak ve yanakların canlılığını geri kazandırmak için de kullanılmaktadır.
Hyaluronik asit cilt üzerindeki etkileri pek çok farklı şekilde gözlemlenebilmektedir. Yoğun nemlendirme sağlayarak ciltteki iltihaplanmaların ortadan kaldırılmasında da etki gösterebilmektedir. Tahriş olan alanlarda hızlı iyileştirme sağlayarak dokuların onarılmasına da yardımcı olmaktadır. Cildin elastik ve çok daha gergin kalmasını sağlaması ise taze ve doğal görünümüne etki etmektedir.
Cildin çok daha taze ve sağlıklı olabilmesi için destekleyici özelliğe sahip olması Hyaluronik asit cilt üzerindeki etkileri arasında en fazla bilinen durumlardan biridir.
Farklı pek çok olumlu özelliği ile cildin sağlıklı ve pürüzsüz görünümüne yardımcı olabilecek Hyaluronik asit kullanım yaşı ise 25 yaş üstü kişiler için kullanıma uygundur. Etkili ve özel bir kullanım sağlamak ve faydalarından yararlanabilmek adına cildin hassas olduğu 25 yaşa kadar olan dönemde çok daha doğal bir şekilde sadece temizleyerek ve nemlendirerek bırakmak çok daha doğru uygulamalar olacaktır.
Hyaluronil asit kullanım yaşı 25 yaş ve üstü olması halinde yine de hassasiyet göstermesi durumunda ise mutlaka doktor ile görüşülmeli ve çok kısa süre içerisinde sonuç elde edilebilir.
Cildin yoğun nem dengesine kavuşabilmesi adına Hyaluronik asit ve C vitamini aynı anda kullanmak çok daha doğru bir uygulama olabilir. Cildin çok daha dolgun ve parlak görünmesi adına besleyebilen ve pürüzsüzleştiren etkileri ile cilt tipine göre tercih edilmiş olması ise çok önemlidir. Fakat uygulama yapılırken sıralamaya dikkat edilmesi çok önemlidir. Cilt bakım rutini uygulamasında yapılması gereken sıralama ise şu şekilde belirtilebilmektedir;
Çok özel bir içeriğe sahip olan Hyaluronik Asit Göz altı kullanımı için uygundur. Özellikle buzdolabında bekletilen ürünlerin soğuk bir şekilde uygulanması halinde göz altındaki morluklara ve ince çizgilere de etkisinin çok daha büyük olduğu bilinmektedir. Cilt yüzeyine haricen uygulanan ve buzdolabında bekletilerek üst cilt tabakasına uygulanması ise çok daha doğru bir adım olabilmektedir.
Cildin çok daha sıkı ve nemli görünmesine sebep olan Hyaluronik asit ve kolajen kullanımının cilt üzerindeki etkileri çok başka kulvarlarda incelenebilmektedir. Etkili bir sonuç alabilmek adına yürütülen süreçlerde mutlaka çok daha fazla fayda sağlamak adına ise iki farklı bileşendende faydalanmanın önemine dikkat edilmelidir.
Kolajen kullanımı cildin elastikiyetini arttırırken hyaluronik asit ise nemli ve dolgun kalmasına yardımcı olmayı başaran çok özel içeriklere sahiptir. Cildin yüzeyine etki eden ürünlerin kesinlikle cilt altına uygulanmaması gereklidir.
Hyarulonik asit kullanımı püf noktaları arasında pek çok detay bulunurken dikkat edilmesi gereken özellikleri ise şu şekilde belirtilebilmektedir;
Özellikle yara ve iltihaplı sivilce üzerinde bölgesel dokunuşlar yapılması ise çok daha sağlıklı bir uygulama olarak kabul edilebilmektedir. Hyaluronik asit kullanımı püf noktaları dikkat edilmesi halinde çok sağlıklı ve çok daha dolgun bir cilt yapısı elde edilebilecektir.
En sevdiğiniz dondurmayı yerken, sıcak bir çay yudumlarken veya tatlı bir şeyler atıştırırken dişlerinizde aniden keskin bir sızı mı hissediyorsunuz? Eğer bu durum size tanıdık geliyorsa, yalnız değilsiniz. Milyonlarca insanı etkileyen diş hassasiyeti , yaşam kalitesini düşüren, yeme içme keyfini baltalayan oldukça yaygın bir sorundur.
Güzel ve sağlıklı bir gülüş, sadece estetik bir kaygı değil, aynı zamanda genel sağlığımızın da önemli bir göstergesidir. Ağız ve diş sağlığını korumak, diş çürükleri, diş eti hastalıkları, ağız kokusu gibi pek çok sorunun önüne geçmenin yanı sıra, kalp hastalıkları, diyabet gibi bazı sistemik rahatsızlıkların riskini azaltmaya da yardımcı olabilir. Peki, bu değerli varlığımızı korumak için günlük olarak neler yapmalıyız?
Cilt sağlığı ve genç bir görünüm söz konusu olduğunda, adını sıkça duyduğumuz iki güçlü bileşen var: Kolajen ve C Vitamini . Kolajen, cildimizin temel yapı taşıyken ve ona sıkılık, elastikiyet kazandırırken; C vitamini ise hem güçlü bir antioksidan hem de kolajen üretiminde hayati bir rol oynayan bir vitamindir.
Kolajen takviyelerinin cilt, saç, tırnak ve eklem sağlığı üzerindeki potansiyel faydalarını öğrendikçe akla gelen en önemli sorulardan biri de "Kolajen kullanmaya ne zaman başlamalıyım?" oluyor. Acaba belirli bir yaş sınırı var mı? Genç yaşlarda başlamak erken mi, yoksa ileri yaşlarda başlamak geç mi kalmış sayılır? Ayrıca, kolajen takviyelerini ne kadar süreyle kullanmak gerekir ve etkilerini ne zaman görmeye başlarız? Bu yazıda, kolajen kullanımına başlama yaşı, ideal kullanım süresi ve kürler hakkında merak edilen tüm bu sorulara yanıt arayacağız.
Bir önceki yazımızda kolajenin ne olduğunu, vücudumuzdaki önemini ve potansiyel faydalarını detaylıca inceledik. Şimdi ise sıra, bu faydalardan en iyi şekilde yararlanmak için doğru kolajen takviyesini nasıl seçeceğimize geldi.
Son yıllarda sağlık ve güzellik dünyasının parlayan yıldızlarından biri de şüphesiz kolajen . Sosyal medyada, dergilerde, sağlık programlarında sıkça adını duyduğumuz bu protein, aslında vücudumuzun temel yapı taşlarından biri ve hayati öneme sahip. Peki, kolajen tam olarak nedir?
Doğru seçilmiş bir duş jeli, cildimizi nazikçe temizlerken aynı zamanda hoş kokusuyla duyularımızı harekete geçirir, nemlendirir ve bize kendimizi iyi hissettirir. Peki, piyasadaki sayısız seçenek arasından cildinizi gerçekten şımartacak, güne zinde bir başlangıç yapmanızı veya güne huzurlu bir veda etmenizi sağlayacak o özel duş jelini nasıl bulabilirsiniz?
Yaz ayları, enerjisi ve sıcaklığıyla bizi sararken, cildimiz de bu mevsimin getirdiği özel koşullara adapte olmaya çalışır. Yüzümüze gösterdiğimiz özeni çoğu zaman ihmal ettiğimiz vücut cildimiz, aslında yazın yıpratıcı etkilerine karşı en az yüzümüz kadar hassastır. Güneşin UV ışınları, tuzlu deniz suyu, klorlu havuz suyu ve sık duş alma gibi faktörler, vücut cildimizin kurumasına, nem dengesinin bozulmasına, hassaslaşmasına ve hatta erken yaşlanma belirtileri göstermesine neden olabilir.
