Yaz ayları demek güneş, deniz, kum ve tatil demek! Bu keyifli mevsimin tadını çıkarırken cildimizi güneşin zararlı etkilerinden korumaya özen gösteriyoruz. Peki ya saçlarımız ve saç derimiz? Onlar da tıpkı cildimiz gibi yazın yıpratıcı etkilerine maruz kalıyor ve özel bir bakıma ihtiyaç duyuyor. Yoğun UV ışınları, tuzlu deniz suyu, klorlu havuz suyu, artan nem ve terleme saçlarımızın kurumasına, matlaşmasına, renginin solmasına ve kolayca kırılmasına neden olabilirken; saç derimizde de hassasiyet, kuruluk, yağlanma veya kepek gibi sorunları tetikleyebilir. Ama endişelenmeyin! Doğru bakım rutinleri ve doğru ürünlerle yazın tüm bu olumsuz etkilerini en aza indirerek saçlarınızın ve saç derinizin sağlığını koruyabilirsiniz. Bu rehberde, yaz aylarında saç ve saç derisi bakımında nelere dikkat etmeniz gerektiğini, hangi sorunlarla karşılaşabileceğinizi ve kirmizibeyazz.com'da bulabileceğiniz dermokozmetik çözümlerle saçlarınızı nasıl koruyup canlandırabileceğinizi anlatacağız.
Tıpkı cildimiz gibi saçlarımız da UV ışınlarından zarar görür. UVA ve UVB ışınları, saçın dış tabakası olan kütikülü zayıflatır, saç telinin içindeki protein yapısını (keratin) bozar ve nem kaybına yol açar. Sonuç: Kuru, kırılgan, mat ve rengi solmuş saçlar. Saç derisi ise güneşe doğrudan maruz kaldığında yanabilir, hassaslaşabilir ve kuruyabilir.
Deniz suyunun içeriğindeki yüksek miktarda tuz, saç telinden ve saç derisinden nemi çekerek kurumalarına neden olur. Saçlar sertleşir, karışır ve kolayca kırılır hale gelir. Renkli saçlarda ise renk akmasına yol açabilir.
Havuzlardaki klor, dezenfektan özelliği taşırken saçlarımız için oldukça sert bir kimyasaldır. Saçın doğal yağlarını söker, kurumasına, yıpranmasına ve özellikle açık renkli saçlarda yeşilimsi bir renk değişikliğine neden olabilir.
Yazın artan nem ve terleme, saç derisinin pH dengesini bozabilir. Bu durum, saç derisinde yağlanmayı artırabilir, gözeneklerin tıkanmasına ve Malassezia gibi mantarların üremesi için uygun bir ortam yaratarak kepek ve kaşıntı gibi sorunları tetikleyebilir.
Yazın serinlemek için daha sık duş almak ve saçları yıkamak, doğru ürünler kullanılmadığında saç derisinin ve saçların daha da kurumasına yol açabilir. Ayrıca, tatil öncesi veya sonrası yapılan yoğun ısıl işlemler (fön, maşa) zaten hassaslaşmış saçları daha da yıpratabilir.
Tıpkı cildinize güneş kremi sürdüğünüz gibi, saçlarınızı ve saç derinizi de güneşten korumalısınız.
Yazın sık yıkanma ihtiyacı doğabileceğinden, saç derinizi ve saçlarınızı kurutmayacak, nazik, sülfatsız ve nemlendirici içerikli şampuanlar tercih edin.
Yazın kuruyan ve yıpranan saçların nem dengesini yeniden sağlamak için haftada en az bir veya iki kez yoğun nemlendirici ve onarıcı saç maskesi uygulayın. Her yıkamada saç kremi kullanmayı ihmal etmeyin.
Saç derinizde yağlanma, kepek veya hassasiyet gibi sorunlar yaşıyorsanız, bu sorunlara yönelik özel şampuanlar veya losyonlar kullanın.
Yaz aylarında zaten hassaslaşmış olan saçlarınızı fön, maşa, düzleştirici gibi ısıl işlemlerden mümkün olduğunca uzak tutun. Saçlarınızı kendi halinde kurumaya bırakmak en sağlıklısıdır. Eğer ısıl işlem uygulayacaksanız, mutlaka ısı koruyucu bir ürün kullanın.
Saç sağlığı içeriden başlar. Yeterli su tüketmek ve vitamin-mineral açısından zengin beslenmek, saçlarınızın ve saç derinizin genel sağlığını olumlu etkiler.
Yaz bittikten sonra, güneşin, denizin ve havuzun saçlarınızda bıraktığı hasarı onarmak için yoğun bir bakım kürü uygulayabilirsiniz. Kırıklarınızı aldırmak, nem ve protein yüklemesi yapan profesyonel bakımlar veya evde uygulayacağınız onarıcı maskeler saçlarınızın yeniden canlanmasına yardımcı olacaktır.
Ürünleri görmek için tıklayınız.
Yazın keyfini çıkarırken saçlarınızı ve saç derinizi ihmal etmeyin! Doğru ürünler ve basit bakım adımlarıyla, güneşin ve tatilin tadını çıkarırken saçlarınızın da sağlıklı ve parlak kalmasını sağlayabilirsiniz. kirmizibeyazz.com'da yer alan Vichy Dercos, Bioderma Node, La Roche Posay Kerium, Avene gibi güvenilir dermokozmetik markalarının saç ve saç derisi bakım ürünleriyle yaz boyunca saçlarınıza hak ettiği özeni gösterin.
En sevdiğiniz dondurmayı yerken, sıcak bir çay yudumlarken veya tatlı bir şeyler atıştırırken dişlerinizde aniden keskin bir sızı mı hissediyorsunuz? Eğer bu durum size tanıdık geliyorsa, yalnız değilsiniz. Milyonlarca insanı etkileyen diş hassasiyeti , yaşam kalitesini düşüren, yeme içme keyfini baltalayan oldukça yaygın bir sorundur.
Güzel ve sağlıklı bir gülüş, sadece estetik bir kaygı değil, aynı zamanda genel sağlığımızın da önemli bir göstergesidir. Ağız ve diş sağlığını korumak, diş çürükleri, diş eti hastalıkları, ağız kokusu gibi pek çok sorunun önüne geçmenin yanı sıra, kalp hastalıkları, diyabet gibi bazı sistemik rahatsızlıkların riskini azaltmaya da yardımcı olabilir. Peki, bu değerli varlığımızı korumak için günlük olarak neler yapmalıyız?
Cilt sağlığı ve genç bir görünüm söz konusu olduğunda, adını sıkça duyduğumuz iki güçlü bileşen var: Kolajen ve C Vitamini . Kolajen, cildimizin temel yapı taşıyken ve ona sıkılık, elastikiyet kazandırırken; C vitamini ise hem güçlü bir antioksidan hem de kolajen üretiminde hayati bir rol oynayan bir vitamindir.
Kolajen takviyelerinin cilt, saç, tırnak ve eklem sağlığı üzerindeki potansiyel faydalarını öğrendikçe akla gelen en önemli sorulardan biri de "Kolajen kullanmaya ne zaman başlamalıyım?" oluyor. Acaba belirli bir yaş sınırı var mı? Genç yaşlarda başlamak erken mi, yoksa ileri yaşlarda başlamak geç mi kalmış sayılır? Ayrıca, kolajen takviyelerini ne kadar süreyle kullanmak gerekir ve etkilerini ne zaman görmeye başlarız? Bu yazıda, kolajen kullanımına başlama yaşı, ideal kullanım süresi ve kürler hakkında merak edilen tüm bu sorulara yanıt arayacağız.
Bir önceki yazımızda kolajenin ne olduğunu, vücudumuzdaki önemini ve potansiyel faydalarını detaylıca inceledik. Şimdi ise sıra, bu faydalardan en iyi şekilde yararlanmak için doğru kolajen takviyesini nasıl seçeceğimize geldi.
Son yıllarda sağlık ve güzellik dünyasının parlayan yıldızlarından biri de şüphesiz kolajen . Sosyal medyada, dergilerde, sağlık programlarında sıkça adını duyduğumuz bu protein, aslında vücudumuzun temel yapı taşlarından biri ve hayati öneme sahip. Peki, kolajen tam olarak nedir?
Doğru seçilmiş bir duş jeli, cildimizi nazikçe temizlerken aynı zamanda hoş kokusuyla duyularımızı harekete geçirir, nemlendirir ve bize kendimizi iyi hissettirir. Peki, piyasadaki sayısız seçenek arasından cildinizi gerçekten şımartacak, güne zinde bir başlangıç yapmanızı veya güne huzurlu bir veda etmenizi sağlayacak o özel duş jelini nasıl bulabilirsiniz?
Yaz ayları, enerjisi ve sıcaklığıyla bizi sararken, cildimiz de bu mevsimin getirdiği özel koşullara adapte olmaya çalışır. Yüzümüze gösterdiğimiz özeni çoğu zaman ihmal ettiğimiz vücut cildimiz, aslında yazın yıpratıcı etkilerine karşı en az yüzümüz kadar hassastır. Güneşin UV ışınları, tuzlu deniz suyu, klorlu havuz suyu ve sık duş alma gibi faktörler, vücut cildimizin kurumasına, nem dengesinin bozulmasına, hassaslaşmasına ve hatta erken yaşlanma belirtileri göstermesine neden olabilir.
